Kur’ân’ın İ‘câzı ve Belâgat
Liste Fiyatı :
300,00TL
İndirimli Fiyat :
216,00TL
Kazancınız :
84,00TL
Taksitli fiyat :
9 x 26,40TL
Havale/EFT ile :
211,68TL
Satış adedi :
2
9786059925792
1386255
https://www.teklifkitap.com/kur-an-in-i-cazi-ve-belagat
Kur’ân’ın İ‘câzı ve Belâgat
216.00
Kur'ân'ın İ'câzı ve Belâgat Fahreddîn er-Râzî Belâgat ilmini bir ilim olarak ortaya çıkaran şey Kur'ân'ın i'câzı olmuştur. Zira nazma dayalı i'câz temellendirilirken bu husus, zamanla farklı ilim dalları içerisinde işlenegelen belâgat konularını bir çatı altında toplama fikrini ve böylece i'câzı kâmil bir şekilde sunma düşüncesini netice vermiştir. Bu açıdan belagat ilminin klasik dönemde ilimleşme sürecini büyük oranda i'câza borçlu olduğunu söylemek mümkündür. Belâgatin müstakil bir ilim olmasına giden süreci başlatan kişi ise “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz” adlı bu eseriyle Râzî olmuştur. Râzî bu eserinde, kendisinin de benimsediği i'câz yönü olan Kur'ân'ın nazm ve fesahatten/belagatten kaynaklı i'câz yönünü temellendirme, delillendirme ve ispat etmeyi hedeflemiştir. Tabii Râzî, bu eserinde Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı kitaplarını ihtisar etmesi hasebiyle bu hususta aslında Abdülkâhir Cürcânî'nin yolunu izlemiştir. Bilindiği üzere Abdülkâhir Cürcânî özellikle Delâilü'l-İ'câz'da nazmın/fesahatin mahiyeti üzerinde genişçe durmuş ve Kur'ân'ın i'câzını da onun fesahat/belagat yönünden en üst seviyede olmasına bağlamıştır. Râzî de Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz'ı okurken i'câz eksenli okumuş ve Cürcânî'nin eserlerini ve temel hedefini daha derli toplu, özlü ve mantıkî bir sistem ve bütünlük içerisinde sunmuştur. Dolayısıyla “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz”a Râzî'nin Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı eserlerine yönelik bir okuması nazarıyla bakılabilir. Râzî'nin Cürcânî'nin eserlerine yönelik bu okuması da belagatin ilimleşme sürecini başlatmıştır. Zira, her ne kadar Râzî bu eserini -az önce ifade edilen- farklı bir sâikle yazmış olsa da, bu eser belâgat ilminin gerçek müessisi olan Sekkâkî'ye en büyük ilhamı vermiş ve belâgati sistematize edip müstakil bir ilim haline getirmede ona en büyük yolKur'ân'ın İ'câzı ve Belâgat Fahreddîn er-Râzî Belâgat ilmini bir ilim olarak ortaya çıkaran şey Kur'ân'ın i'câzı olmuştur. Zira nazma dayalı i'câz temellendirilirken bu husus, zamanla farklı ilim dalları içerisinde işlenegelen belâgat konularını bir çatı altında toplama fikrini ve böylece i'câzı kâmil bir şekilde sunma düşüncesini netice vermiştir. Bu açıdan belagat ilminin klasik dönemde ilimleşme sürecini büyük oranda i'câza borçlu olduğunu söylemek mümkündür. Belâgatin müstakil bir ilim olmasına giden süreci başlatan kişi ise “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz” adlı bu eseriyle Râzî olmuştur. Râzî bu eserinde, kendisinin de benimsediği i'câz yönü olan Kur'ân'ın nazm ve fesahatten/belagatten kaynaklı i'câz yönünü temellendirme, delillendirme ve ispat etmeyi hedeflemiştir. Tabii Râzî, bu eserinde Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı kitaplarını ihtisar etmesi hasebiyle bu hususta aslında Abdülkâhir Cürcânî'nin yolunu izlemiştir. Bilindiği üzere Abdülkâhir Cürcânî özellikle Delâilü'l-İ'câz'da nazmın/fesahatin mahiyeti üzerinde genişçe durmuş ve Kur'ân'ın i'câzını da onun fesahat/belagat yönünden en üst seviyede olmasına bağlamıştır. Râzî de Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz'ı okurken i'câz eksenli okumuş ve Cürcânî'nin eserlerini ve temel hedefini daha derli toplu, özlü ve mantıkî bir sistem ve bütünlük içerisinde sunmuştur. Dolayısıyla “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz”a Râzî'nin Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı eserlerine yönelik bir okuması nazarıyla bakılabilir. Râzî'nin Cürcânî'nin eserlerine yönelik bu okuması da belagatin ilimleşme sürecini başlatmıştır. Zira, her ne kadar Râzî bu eserini -az önce ifade edilen- farklı bir sâikle yazmış olsa da, bu eser belâgat ilminin gerçek müessisi olan Sekkâkî'ye en büyük ilhamı vermiş ve belâgati sistematize edip müstakil bir ilim haline getirmede ona en büyük yolKur'ân'ın İ'câzı ve Belâgat Fahreddîn er-Râzî Belâgat ilmini bir ilim olarak ortaya çıkaran şey Kur'ân'ın i'câzı olmuştur. Zira nazma dayalı i'câz temellendirilirken bu husus, zamanla farklı ilim dalları içerisinde işlenegelen belâgat konularını bir çatı altında toplama fikrini ve böylece i'câzı kâmil bir şekilde sunma düşüncesini netice vermiştir. Bu açıdan belagat ilminin klasik dönemde ilimleşme sürecini büyük oranda i'câza borçlu olduğunu söylemek mümkündür. Belâgatin müstakil bir ilim olmasına giden süreci başlatan kişi ise “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz” adlı bu eseriyle Râzî olmuştur. Râzî bu eserinde, kendisinin de benimsediği i'câz yönü olan Kur'ân'ın nazm ve fesahatten/belagatten kaynaklı i'câz yönünü temellendirme, delillendirme ve ispat etmeyi hedeflemiştir. Tabii Râzî, bu eserinde Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı kitaplarını ihtisar etmesi hasebiyle bu hususta aslında Abdülkâhir Cürcânî'nin yolunu izlemiştir. Bilindiği üzere Abdülkâhir Cürcânî özellikle Delâilü'l-İ'câz'da nazmın/fesahatin mahiyeti üzerinde genişçe durmuş ve Kur'ân'ın i'câzını da onun fesahat/belagat yönünden en üst seviyede olmasına bağlamıştır. Râzî de Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz'ı okurken i'câz eksenli okumuş ve Cürcânî'nin eserlerini ve temel hedefini daha derli toplu, özlü ve mantıkî bir sistem ve bütünlük içerisinde sunmuştur. Dolayısıyla “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz”a Râzî'nin Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı eserlerine yönelik bir okuması nazarıyla bakılabilir. Râzî'nin Cürcânî'nin eserlerine yönelik bu okuması da belagatin ilimleşme sürecini başlatmıştır. Zira, her ne kadar Râzî bu eserini -az önce ifade edilen- farklı bir sâikle yazmış olsa da, bu eser belâgat ilminin gerçek müessisi olan Sekkâkî'ye en büyük ilhamı vermiş ve belâgati sistematize edip müstakil bir ilim haline getirmede ona en büyük yolKur'ân'ın İ'câzı ve Belâgat Fahreddîn er-Râzî Belâgat ilmini bir ilim olarak ortaya çıkaran şey Kur'ân'ın i'câzı olmuştur. Zira nazma dayalı i'câz temellendirilirken bu husus, zamanla farklı ilim dalları içerisinde işlenegelen belâgat konularını bir çatı altında toplama fikrini ve böylece i'câzı kâmil bir şekilde sunma düşüncesini netice vermiştir. Bu açıdan belagat ilminin klasik dönemde ilimleşme sürecini büyük oranda i'câza borçlu olduğunu söylemek mümkündür. Belâgatin müstakil bir ilim olmasına giden süreci başlatan kişi ise “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz” adlı bu eseriyle Râzî olmuştur. Râzî bu eserinde, kendisinin de benimsediği i'câz yönü olan Kur'ân'ın nazm ve fesahatten/belagatten kaynaklı i'câz yönünü temellendirme, delillendirme ve ispat etmeyi hedeflemiştir. Tabii Râzî, bu eserinde Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı kitaplarını ihtisar etmesi hasebiyle bu hususta aslında Abdülkâhir Cürcânî'nin yolunu izlemiştir. Bilindiği üzere Abdülkâhir Cürcânî özellikle Delâilü'l-İ'câz'da nazmın/fesahatin mahiyeti üzerinde genişçe durmuş ve Kur'ân'ın i'câzını da onun fesahat/belagat yönünden en üst seviyede olmasına bağlamıştır. Râzî de Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz'ı okurken i'câz eksenli okumuş ve Cürcânî'nin eserlerini ve temel hedefini daha derli toplu, özlü ve mantıkî bir sistem ve bütünlük içerisinde sunmuştur. Dolayısıyla “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz”a Râzî'nin Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı eserlerine yönelik bir okuması nazarıyla bakılabilir. Râzî'nin Cürcânî'nin eserlerine yönelik bu okuması da belagatin ilimleşme sürecini başlatmıştır. Zira, her ne kadar Râzî bu eserini -az önce ifade edilen- farklı bir sâikle yazmış olsa da, bu eser belâgat ilminin gerçek müessisi olan Sekkâkî'ye en büyük ilhamı vermiş ve belâgati sistematize edip müstakil bir ilim haline getirmede ona en büyük yolKur'ân'ın İ'câzı ve Belâgat Fahreddîn er-Râzî Belâgat ilmini bir ilim olarak ortaya çıkaran şey Kur'ân'ın i'câzı olmuştur. Zira nazma dayalı i'câz temellendirilirken bu husus, zamanla farklı ilim dalları içerisinde işlenegelen belâgat konularını bir çatı altında toplama fikrini ve böylece i'câzı kâmil bir şekilde sunma düşüncesini netice vermiştir. Bu açıdan belagat ilminin klasik dönemde ilimleşme sürecini büyük oranda i'câza borçlu olduğunu söylemek mümkündür. Belâgatin müstakil bir ilim olmasına giden süreci başlatan kişi ise “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz” adlı bu eseriyle Râzî olmuştur. Râzî bu eserinde, kendisinin de benimsediği i'câz yönü olan Kur'ân'ın nazm ve fesahatten/belagatten kaynaklı i'câz yönünü temellendirme, delillendirme ve ispat etmeyi hedeflemiştir. Tabii Râzî, bu eserinde Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı kitaplarını ihtisar etmesi hasebiyle bu hususta aslında Abdülkâhir Cürcânî'nin yolunu izlemiştir. Bilindiği üzere Abdülkâhir Cürcânî özellikle Delâilü'l-İ'câz'da nazmın/fesahatin mahiyeti üzerinde genişçe durmuş ve Kur'ân'ın i'câzını da onun fesahat/belagat yönünden en üst seviyede olmasına bağlamıştır. Râzî de Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz'ı okurken i'câz eksenli okumuş ve Cürcânî'nin eserlerini ve temel hedefini daha derli toplu, özlü ve mantıkî bir sistem ve bütünlük içerisinde sunmuştur. Dolayısıyla “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz”a Râzî'nin Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı eserlerine yönelik bir okuması nazarıyla bakılabilir. Râzî'nin Cürcânî'nin eserlerine yönelik bu okuması da belagatin ilimleşme sürecini başlatmıştır. Zira, her ne kadar Râzî bu eserini -az önce ifade edilen- farklı bir sâikle yazmış olsa da, bu eser belâgat ilminin gerçek müessisi olan Sekkâkî'ye en büyük ilhamı vermiş ve belâgati sistematize edip müstakil bir ilim haline getirmede ona en büyük yolKur'ân'ın İ'câzı ve Belâgat Fahreddîn er-Râzî Belâgat ilmini bir ilim olarak ortaya çıkaran şey Kur'ân'ın i'câzı olmuştur. Zira nazma dayalı i'câz temellendirilirken bu husus, zamanla farklı ilim dalları içerisinde işlenegelen belâgat konularını bir çatı altında toplama fikrini ve böylece i'câzı kâmil bir şekilde sunma düşüncesini netice vermiştir. Bu açıdan belagat ilminin klasik dönemde ilimleşme sürecini büyük oranda i'câza borçlu olduğunu söylemek mümkündür. Belâgatin müstakil bir ilim olmasına giden süreci başlatan kişi ise “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz” adlı bu eseriyle Râzî olmuştur. Râzî bu eserinde, kendisinin de benimsediği i'câz yönü olan Kur'ân'ın nazm ve fesahatten/belagatten kaynaklı i'câz yönünü temellendirme, delillendirme ve ispat etmeyi hedeflemiştir. Tabii Râzî, bu eserinde Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı kitaplarını ihtisar etmesi hasebiyle bu hususta aslında Abdülkâhir Cürcânî'nin yolunu izlemiştir. Bilindiği üzere Abdülkâhir Cürcânî özellikle Delâilü'l-İ'câz'da nazmın/fesahatin mahiyeti üzerinde genişçe durmuş ve Kur'ân'ın i'câzını da onun fesahat/belagat yönünden en üst seviyede olmasına bağlamıştır. Râzî de Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz'ı okurken i'câz eksenli okumuş ve Cürcânî'nin eserlerini ve temel hedefini daha derli toplu, özlü ve mantıkî bir sistem ve bütünlük içerisinde sunmuştur. Dolayısıyla “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz”a Râzî'nin Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı eserlerine yönelik bir okuması nazarıyla bakılabilir. Râzî'nin Cürcânî'nin eserlerine yönelik bu okuması da belagatin ilimleşme sürecini başlatmıştır. Zira, her ne kadar Râzî bu eserini -az önce ifade edilen- farklı bir sâikle yazmış olsa da, bu eser belâgat ilminin gerçek müessisi olan Sekkâkî'ye en büyük ilhamı vermiş ve belâgati sistematize edip müstakil bir ilim haline getirmede ona en büyük yolKur'ân'ın İ'câzı ve Belâgat Fahreddîn er-Râzî Belâgat ilmini bir ilim olarak ortaya çıkaran şey Kur'ân'ın i'câzı olmuştur. Zira nazma dayalı i'câz temellendirilirken bu husus, zamanla farklı ilim dalları içerisinde işlenegelen belâgat konularını bir çatı altında toplama fikrini ve böylece i'câzı kâmil bir şekilde sunma düşüncesini netice vermiştir. Bu açıdan belagat ilminin klasik dönemde ilimleşme sürecini büyük oranda i'câza borçlu olduğunu söylemek mümkündür. Belâgatin müstakil bir ilim olmasına giden süreci başlatan kişi ise “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz” adlı bu eseriyle Râzî olmuştur. Râzî bu eserinde, kendisinin de benimsediği i'câz yönü olan Kur'ân'ın nazm ve fesahatten/belagatten kaynaklı i'câz yönünü temellendirme, delillendirme ve ispat etmeyi hedeflemiştir. Tabii Râzî, bu eserinde Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı kitaplarını ihtisar etmesi hasebiyle bu hususta aslında Abdülkâhir Cürcânî'nin yolunu izlemiştir. Bilindiği üzere Abdülkâhir Cürcânî özellikle Delâilü'l-İ'câz'da nazmın/fesahatin mahiyeti üzerinde genişçe durmuş ve Kur'ân'ın i'câzını da onun fesahat/belagat yönünden en üst seviyede olmasına bağlamıştır. Râzî de Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz'ı okurken i'câz eksenli okumuş ve Cürcânî'nin eserlerini ve temel hedefini daha derli toplu, özlü ve mantıkî bir sistem ve bütünlük içerisinde sunmuştur. Dolayısıyla “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz”a Râzî'nin Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı eserlerine yönelik bir okuması nazarıyla bakılabilir. Râzî'nin Cürcânî'nin eserlerine yönelik bu okuması da belagatin ilimleşme sürecini başlatmıştır. Zira, her ne kadar Râzî bu eserini -az önce ifade edilen- farklı bir sâikle yazmış olsa da, bu eser belâgat ilminin gerçek müessisi olan Sekkâkî'ye en büyük ilhamı vermiş ve belâgati sistematize edip müstakil bir ilim haline getirmede ona en büyük yolgösterici olmuştur. Öyle ki Râzî'nin bu eserinin olmaması durumunda Sekkâkî'nin el-Miftâh'ının belâgate dair üçüncü bölümünün o gördüğümüz kâmil şekliyle olmayabileceğini söylemek mümkündür.
- Açıklama
- Kur'ân'ın İ'câzı ve Belâgat Fahreddîn er-Râzî Belâgat ilmini bir ilim olarak ortaya çıkaran şey Kur'ân'ın i'câzı olmuştur. Zira nazma dayalı i'câz temellendirilirken bu husus, zamanla farklı ilim dalları içerisinde işlenegelen belâgat konularını bir çatı altında toplama fikrini ve böylece i'câzı kâmil bir şekilde sunma düşüncesini netice vermiştir. Bu açıdan belagat ilminin klasik dönemde ilimleşme sürecini büyük oranda i'câza borçlu olduğunu söylemek mümkündür. Belâgatin müstakil bir ilim olmasına giden süreci başlatan kişi ise “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz” adlı bu eseriyle Râzî olmuştur. Râzî bu eserinde, kendisinin de benimsediği i'câz yönü olan Kur'ân'ın nazm ve fesahatten/belagatten kaynaklı i'câz yönünü temellendirme, delillendirme ve ispat etmeyi hedeflemiştir. Tabii Râzî, bu eserinde Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı kitaplarını ihtisar etmesi hasebiyle bu hususta aslında Abdülkâhir Cürcânî'nin yolunu izlemiştir. Bilindiği üzere Abdülkâhir Cürcânî özellikle Delâilü'l-İ'câz'da nazmın/fesahatin mahiyeti üzerinde genişçe durmuş ve Kur'ân'ın i'câzını da onun fesahat/belagat yönünden en üst seviyede olmasına bağlamıştır. Râzî de Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz'ı okurken i'câz eksenli okumuş ve Cürcânî'nin eserlerini ve temel hedefini daha derli toplu, özlü ve mantıkî bir sistem ve bütünlük içerisinde sunmuştur. Dolayısıyla “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz”a Râzî'nin Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı eserlerine yönelik bir okuması nazarıyla bakılabilir. Râzî'nin Cürcânî'nin eserlerine yönelik bu okuması da belagatin ilimleşme sürecini başlatmıştır. Zira, her ne kadar Râzî bu eserini -az önce ifade edilen- farklı bir sâikle yazmış olsa da, bu eser belâgat ilminin gerçek müessisi olan Sekkâkî'ye en büyük ilhamı vermiş ve belâgati sistematize edip müstakil bir ilim haline getirmede ona en büyük yolKur'ân'ın İ'câzı ve Belâgat Fahreddîn er-Râzî Belâgat ilmini bir ilim olarak ortaya çıkaran şey Kur'ân'ın i'câzı olmuştur. Zira nazma dayalı i'câz temellendirilirken bu husus, zamanla farklı ilim dalları içerisinde işlenegelen belâgat konularını bir çatı altında toplama fikrini ve böylece i'câzı kâmil bir şekilde sunma düşüncesini netice vermiştir. Bu açıdan belagat ilminin klasik dönemde ilimleşme sürecini büyük oranda i'câza borçlu olduğunu söylemek mümkündür. Belâgatin müstakil bir ilim olmasına giden süreci başlatan kişi ise “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz” adlı bu eseriyle Râzî olmuştur. Râzî bu eserinde, kendisinin de benimsediği i'câz yönü olan Kur'ân'ın nazm ve fesahatten/belagatten kaynaklı i'câz yönünü temellendirme, delillendirme ve ispat etmeyi hedeflemiştir. Tabii Râzî, bu eserinde Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı kitaplarını ihtisar etmesi hasebiyle bu hususta aslında Abdülkâhir Cürcânî'nin yolunu izlemiştir. Bilindiği üzere Abdülkâhir Cürcânî özellikle Delâilü'l-İ'câz'da nazmın/fesahatin mahiyeti üzerinde genişçe durmuş ve Kur'ân'ın i'câzını da onun fesahat/belagat yönünden en üst seviyede olmasına bağlamıştır. Râzî de Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz'ı okurken i'câz eksenli okumuş ve Cürcânî'nin eserlerini ve temel hedefini daha derli toplu, özlü ve mantıkî bir sistem ve bütünlük içerisinde sunmuştur. Dolayısıyla “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz”a Râzî'nin Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı eserlerine yönelik bir okuması nazarıyla bakılabilir. Râzî'nin Cürcânî'nin eserlerine yönelik bu okuması da belagatin ilimleşme sürecini başlatmıştır. Zira, her ne kadar Râzî bu eserini -az önce ifade edilen- farklı bir sâikle yazmış olsa da, bu eser belâgat ilminin gerçek müessisi olan Sekkâkî'ye en büyük ilhamı vermiş ve belâgati sistematize edip müstakil bir ilim haline getirmede ona en büyük yolKur'ân'ın İ'câzı ve Belâgat Fahreddîn er-Râzî Belâgat ilmini bir ilim olarak ortaya çıkaran şey Kur'ân'ın i'câzı olmuştur. Zira nazma dayalı i'câz temellendirilirken bu husus, zamanla farklı ilim dalları içerisinde işlenegelen belâgat konularını bir çatı altında toplama fikrini ve böylece i'câzı kâmil bir şekilde sunma düşüncesini netice vermiştir. Bu açıdan belagat ilminin klasik dönemde ilimleşme sürecini büyük oranda i'câza borçlu olduğunu söylemek mümkündür. Belâgatin müstakil bir ilim olmasına giden süreci başlatan kişi ise “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz” adlı bu eseriyle Râzî olmuştur. Râzî bu eserinde, kendisinin de benimsediği i'câz yönü olan Kur'ân'ın nazm ve fesahatten/belagatten kaynaklı i'câz yönünü temellendirme, delillendirme ve ispat etmeyi hedeflemiştir. Tabii Râzî, bu eserinde Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı kitaplarını ihtisar etmesi hasebiyle bu hususta aslında Abdülkâhir Cürcânî'nin yolunu izlemiştir. Bilindiği üzere Abdülkâhir Cürcânî özellikle Delâilü'l-İ'câz'da nazmın/fesahatin mahiyeti üzerinde genişçe durmuş ve Kur'ân'ın i'câzını da onun fesahat/belagat yönünden en üst seviyede olmasına bağlamıştır. Râzî de Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz'ı okurken i'câz eksenli okumuş ve Cürcânî'nin eserlerini ve temel hedefini daha derli toplu, özlü ve mantıkî bir sistem ve bütünlük içerisinde sunmuştur. Dolayısıyla “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz”a Râzî'nin Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı eserlerine yönelik bir okuması nazarıyla bakılabilir. Râzî'nin Cürcânî'nin eserlerine yönelik bu okuması da belagatin ilimleşme sürecini başlatmıştır. Zira, her ne kadar Râzî bu eserini -az önce ifade edilen- farklı bir sâikle yazmış olsa da, bu eser belâgat ilminin gerçek müessisi olan Sekkâkî'ye en büyük ilhamı vermiş ve belâgati sistematize edip müstakil bir ilim haline getirmede ona en büyük yolKur'ân'ın İ'câzı ve Belâgat Fahreddîn er-Râzî Belâgat ilmini bir ilim olarak ortaya çıkaran şey Kur'ân'ın i'câzı olmuştur. Zira nazma dayalı i'câz temellendirilirken bu husus, zamanla farklı ilim dalları içerisinde işlenegelen belâgat konularını bir çatı altında toplama fikrini ve böylece i'câzı kâmil bir şekilde sunma düşüncesini netice vermiştir. Bu açıdan belagat ilminin klasik dönemde ilimleşme sürecini büyük oranda i'câza borçlu olduğunu söylemek mümkündür. Belâgatin müstakil bir ilim olmasına giden süreci başlatan kişi ise “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz” adlı bu eseriyle Râzî olmuştur. Râzî bu eserinde, kendisinin de benimsediği i'câz yönü olan Kur'ân'ın nazm ve fesahatten/belagatten kaynaklı i'câz yönünü temellendirme, delillendirme ve ispat etmeyi hedeflemiştir. Tabii Râzî, bu eserinde Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı kitaplarını ihtisar etmesi hasebiyle bu hususta aslında Abdülkâhir Cürcânî'nin yolunu izlemiştir. Bilindiği üzere Abdülkâhir Cürcânî özellikle Delâilü'l-İ'câz'da nazmın/fesahatin mahiyeti üzerinde genişçe durmuş ve Kur'ân'ın i'câzını da onun fesahat/belagat yönünden en üst seviyede olmasına bağlamıştır. Râzî de Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz'ı okurken i'câz eksenli okumuş ve Cürcânî'nin eserlerini ve temel hedefini daha derli toplu, özlü ve mantıkî bir sistem ve bütünlük içerisinde sunmuştur. Dolayısıyla “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz”a Râzî'nin Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı eserlerine yönelik bir okuması nazarıyla bakılabilir. Râzî'nin Cürcânî'nin eserlerine yönelik bu okuması da belagatin ilimleşme sürecini başlatmıştır. Zira, her ne kadar Râzî bu eserini -az önce ifade edilen- farklı bir sâikle yazmış olsa da, bu eser belâgat ilminin gerçek müessisi olan Sekkâkî'ye en büyük ilhamı vermiş ve belâgati sistematize edip müstakil bir ilim haline getirmede ona en büyük yolKur'ân'ın İ'câzı ve Belâgat Fahreddîn er-Râzî Belâgat ilmini bir ilim olarak ortaya çıkaran şey Kur'ân'ın i'câzı olmuştur. Zira nazma dayalı i'câz temellendirilirken bu husus, zamanla farklı ilim dalları içerisinde işlenegelen belâgat konularını bir çatı altında toplama fikrini ve böylece i'câzı kâmil bir şekilde sunma düşüncesini netice vermiştir. Bu açıdan belagat ilminin klasik dönemde ilimleşme sürecini büyük oranda i'câza borçlu olduğunu söylemek mümkündür. Belâgatin müstakil bir ilim olmasına giden süreci başlatan kişi ise “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz” adlı bu eseriyle Râzî olmuştur. Râzî bu eserinde, kendisinin de benimsediği i'câz yönü olan Kur'ân'ın nazm ve fesahatten/belagatten kaynaklı i'câz yönünü temellendirme, delillendirme ve ispat etmeyi hedeflemiştir. Tabii Râzî, bu eserinde Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı kitaplarını ihtisar etmesi hasebiyle bu hususta aslında Abdülkâhir Cürcânî'nin yolunu izlemiştir. Bilindiği üzere Abdülkâhir Cürcânî özellikle Delâilü'l-İ'câz'da nazmın/fesahatin mahiyeti üzerinde genişçe durmuş ve Kur'ân'ın i'câzını da onun fesahat/belagat yönünden en üst seviyede olmasına bağlamıştır. Râzî de Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz'ı okurken i'câz eksenli okumuş ve Cürcânî'nin eserlerini ve temel hedefini daha derli toplu, özlü ve mantıkî bir sistem ve bütünlük içerisinde sunmuştur. Dolayısıyla “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz”a Râzî'nin Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı eserlerine yönelik bir okuması nazarıyla bakılabilir. Râzî'nin Cürcânî'nin eserlerine yönelik bu okuması da belagatin ilimleşme sürecini başlatmıştır. Zira, her ne kadar Râzî bu eserini -az önce ifade edilen- farklı bir sâikle yazmış olsa da, bu eser belâgat ilminin gerçek müessisi olan Sekkâkî'ye en büyük ilhamı vermiş ve belâgati sistematize edip müstakil bir ilim haline getirmede ona en büyük yolKur'ân'ın İ'câzı ve Belâgat Fahreddîn er-Râzî Belâgat ilmini bir ilim olarak ortaya çıkaran şey Kur'ân'ın i'câzı olmuştur. Zira nazma dayalı i'câz temellendirilirken bu husus, zamanla farklı ilim dalları içerisinde işlenegelen belâgat konularını bir çatı altında toplama fikrini ve böylece i'câzı kâmil bir şekilde sunma düşüncesini netice vermiştir. Bu açıdan belagat ilminin klasik dönemde ilimleşme sürecini büyük oranda i'câza borçlu olduğunu söylemek mümkündür. Belâgatin müstakil bir ilim olmasına giden süreci başlatan kişi ise “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz” adlı bu eseriyle Râzî olmuştur. Râzî bu eserinde, kendisinin de benimsediği i'câz yönü olan Kur'ân'ın nazm ve fesahatten/belagatten kaynaklı i'câz yönünü temellendirme, delillendirme ve ispat etmeyi hedeflemiştir. Tabii Râzî, bu eserinde Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı kitaplarını ihtisar etmesi hasebiyle bu hususta aslında Abdülkâhir Cürcânî'nin yolunu izlemiştir. Bilindiği üzere Abdülkâhir Cürcânî özellikle Delâilü'l-İ'câz'da nazmın/fesahatin mahiyeti üzerinde genişçe durmuş ve Kur'ân'ın i'câzını da onun fesahat/belagat yönünden en üst seviyede olmasına bağlamıştır. Râzî de Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz'ı okurken i'câz eksenli okumuş ve Cürcânî'nin eserlerini ve temel hedefini daha derli toplu, özlü ve mantıkî bir sistem ve bütünlük içerisinde sunmuştur. Dolayısıyla “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz”a Râzî'nin Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı eserlerine yönelik bir okuması nazarıyla bakılabilir. Râzî'nin Cürcânî'nin eserlerine yönelik bu okuması da belagatin ilimleşme sürecini başlatmıştır. Zira, her ne kadar Râzî bu eserini -az önce ifade edilen- farklı bir sâikle yazmış olsa da, bu eser belâgat ilminin gerçek müessisi olan Sekkâkî'ye en büyük ilhamı vermiş ve belâgati sistematize edip müstakil bir ilim haline getirmede ona en büyük yolKur'ân'ın İ'câzı ve Belâgat Fahreddîn er-Râzî Belâgat ilmini bir ilim olarak ortaya çıkaran şey Kur'ân'ın i'câzı olmuştur. Zira nazma dayalı i'câz temellendirilirken bu husus, zamanla farklı ilim dalları içerisinde işlenegelen belâgat konularını bir çatı altında toplama fikrini ve böylece i'câzı kâmil bir şekilde sunma düşüncesini netice vermiştir. Bu açıdan belagat ilminin klasik dönemde ilimleşme sürecini büyük oranda i'câza borçlu olduğunu söylemek mümkündür. Belâgatin müstakil bir ilim olmasına giden süreci başlatan kişi ise “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz” adlı bu eseriyle Râzî olmuştur. Râzî bu eserinde, kendisinin de benimsediği i'câz yönü olan Kur'ân'ın nazm ve fesahatten/belagatten kaynaklı i'câz yönünü temellendirme, delillendirme ve ispat etmeyi hedeflemiştir. Tabii Râzî, bu eserinde Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı kitaplarını ihtisar etmesi hasebiyle bu hususta aslında Abdülkâhir Cürcânî'nin yolunu izlemiştir. Bilindiği üzere Abdülkâhir Cürcânî özellikle Delâilü'l-İ'câz'da nazmın/fesahatin mahiyeti üzerinde genişçe durmuş ve Kur'ân'ın i'câzını da onun fesahat/belagat yönünden en üst seviyede olmasına bağlamıştır. Râzî de Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz'ı okurken i'câz eksenli okumuş ve Cürcânî'nin eserlerini ve temel hedefini daha derli toplu, özlü ve mantıkî bir sistem ve bütünlük içerisinde sunmuştur. Dolayısıyla “Nihâyetü'l-Îcâz fî Dirâyeti'l-İ'câz”a Râzî'nin Cürcânî'nin Esrâru'l-Belâgat ve Delâilü'l-İ'câz adlı eserlerine yönelik bir okuması nazarıyla bakılabilir. Râzî'nin Cürcânî'nin eserlerine yönelik bu okuması da belagatin ilimleşme sürecini başlatmıştır. Zira, her ne kadar Râzî bu eserini -az önce ifade edilen- farklı bir sâikle yazmış olsa da, bu eser belâgat ilminin gerçek müessisi olan Sekkâkî'ye en büyük ilhamı vermiş ve belâgati sistematize edip müstakil bir ilim haline getirmede ona en büyük yolgösterici olmuştur. Öyle ki Râzî'nin bu eserinin olmaması durumunda Sekkâkî'nin el-Miftâh'ının belâgate dair üçüncü bölümünün o gördüğümüz kâmil şekliyle olmayabileceğini söylemek mümkündür.Stok Kodu:9786059925792Boyut:165-235-Sayfa Sayısı:278Baskı:1Basım Tarihi:2022-12-29Çeviren:Zekeriya ÇelikKapak Türü:KartonKağıt Türü:Kitap KağıdıDili:Arapça
- Taksit Seçenekleri
- Axess KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim216,00216,002112,32224,64376,32228,96638,88233,28926,40237,60Finansbank KartlarıTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim216,00216,002112,32224,64376,32228,96638,88233,28926,40237,60Bonus KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim216,00216,002112,32224,64376,32228,96638,88233,28926,40237,60Paraf KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim216,00216,002112,32224,64376,32228,96638,88233,28926,40237,60Maximum KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim216,00216,002112,32224,64376,32228,96638,88233,28926,40237,60World KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim216,00216,002112,32224,64376,32228,96638,88233,28926,40237,60Diğer KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim216,00216,002112,32224,64376,32228,96638,88233,28926,40237,60
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.